Bir video oyunu tutkunu olduğumdan oyun piyasasını yakından takip ederim. İster oyun dergileri sayesinde olsun ister yerli-yabancı oyun haber ve inceleme siteleri sayesinde olsun gündemden geri kalmam anlayacağınız.
Bu kadar içli dışlı olduğum içinde piyasayı takip eden birçok kişinin düşündüğü gibi bende son birkaç yıldır firmaların tamamen tatmin edici oyunlar yaptığını düşünmüyorum. Son çıkan oynların hemen hemen hiçbiri oyun dünyasına bir yenilik getirmiyor, çizgisel ilerleyişe dur demiyor ve mantıksızca vur, kır, parçala, bu maçı kazan mantığıyla ilerliyor.
Diyeceğim o ki nerde o eski nes oyunlarından alınan haz. Örnek olarak bir Metal Gear kendi döneminde çıkmış olan belki de en iyi oyn ve hala arada açıp emülatörler sayesinde oynarım kendisini. Hikayeye dair hiçbir şey bilmeden Solid Snake’in adaya bırakılışı ve telsizimize gelen direktifler ile kurtardığımız esirler sayesinde seneryonun yavaş yavaş şekillenmesi, oyunun bize hazır sunulması değil, oyunu bizim keşfetmemiz bu oyun en iyi yapan yönlerden biri.
Metal Gear’ın dışında farklı kategoride bir oyun düşünelim. Bir spor oyunu olsun. Hatta bir Futbol oyunu olsun. Kendi görüşümce piyasadaki FIFA Street tarzı oyunlara orijinal fikriyle bin basar. Hani maç sırasında tam boş kaleye gol atacakken tepemize yıldırım düşen, kum sahada yağmur yağarken kafamıza kadar çamura battığımız, balık vuruşuyla, muz vuruşuyla, gol yiyen takımın ağlamasıyla oynayan birinin asla unutmayacağı bir oyun. Evet, o efsane oyun Goal 3! Aaah, ah… Topu almak için rakibe tekme tokat giriştiğimiz bir oyun düşünün. Aslında bu ismi anlatmaya gerek yok oynayanlar ne demek istediğimi anlamıştır zaten. Oynamayanlar ise hemen bir emülatör indirip oynasın. Ayrıca bu tarzda bir de basketbol oyunu yapılmıştır. Nekketsu oyunları tarihteki en iyi oynlar arasına ismini kazımışlardır.
Bana göre efsane olan diğer bir oyun. Fazla bilinmeyen bir oyun kendisi. Tam emin olamasamda 2000-2001 arası bir dönemde PC oyuncularıyla buluşan bir RPG. Arcanum’dan bahsediyorum. Veya tam adıyla Arcanum: Steamworks &Magick Obscura. Dediğim gibi pek fazla bilinmez bu oyun. Oyundaki sonradan giderilen birkaç bug yüzünden hakkı yenmiş oyunlardan biridir. Steampunk temasını köküne kadar hissettiren ve teknoloji ile büyüyü aynı potada eritmeyi başarmış nadir bir oyndur. Oyundaki özgürlük sınırsızdır. Her oynayışınızda farklı olaylarla karşılaşma ihtimaliniz yüksektir. Dünyası çok geniş ve ırk çeşitliliği fazladır. Hala içimde bir umut bu oyunun devam oyununun gelmesi yönündedir.
Sonuç olarak son yıllarda piyasaya çıkan oyunlardan eski oyunlardaki tadı alamıyorum. Oyun dünyasına getirdikleri bir yenilik yok (Bu konuda tek başarılı oyun Mİnecraft), çizgiselliğin dibine vuruluyor ve hiçbir beceri istemiyor. Bir FPS sever olarak şunu söyleyebilirim ki son yıllardaki Call of Duty oyunları tek tuşa bas gerisini kendi halleder mantığıyla ilerliyor. Sonuç olarak firmalarında tek amacı para kazanmak. Bu amaç değişmediği sürece oyunlar sürekli bu şekilde olur ve biz de robot gibi oyunu keşfetmek için değil de sadece bitirebilmek için oynarız. Son söz olarakta son zamanlarda The Elder Scrolls V: Skyrim ile oyunları keşfetmeyi bize hatırlatan Bethesda’ya teşekkürlerimi sunuyorum.
Not: Bu aralar çeviri yapmaya pek fırsatım olmadı. Code Breaker 8. Bölümüü akşam upload edeceğim. Tekrar tekrar okuyun :D
Code Breaker 08
Code Breaker 08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder